GÜVEN YÜREYİ &
DERYA ULUĞ – “SEN MAŞALLAH”
Bir O Ses Türkiye cahili olarak yine ıskalamışım. Bugünlerde
adını sıkça duyduğum Güven Yüreyi de o yarışmanın rahle-i tedrisinden geçmiş
meğer. Şöyle bir seyrettim yarışma videolarını. O kırmızı koltuklardan birinde
ben otursaymışım asla döndürmezmişim koltuğumu. O kadar “piyasa ağzı” (ya da
“sahne ağzı” okumuş ki şarkıları, ben tamamını izlemekte zorlandım. Ağdalı,
gereksiz nağmeli, kelimeleri çeke uzata söylemek de yerine göre makbul olabilir
şayet Kibariye, Ebru Gündeş ya da Müslüm Gürses gibi karakteristiği olan bir
sesiniz varsa. Ama Güven Yüreyi gibi kolay ayırt edilebilir bir ses tınınız yoksa
o stil sizi daha da sıradanlaştırmak öteye gitmez.
Neyse ki Güven Yüreyi ilk teklisinde aynı hataya düşmemiş.
Düz, temiz ve açık bir yorumla şarkıda payına düşen cümleleri seslendirmiş ve
düet partneri Derya Uluğ ile gayet parlak bir işe imza atmış.
Güven Yüreyi’nin DMC etiketi ile yayımlanan ilk teklisi “Sen
Maşallah” adını taşıyor. Derya Uluğ ile düet yapması boşa değil zira şarkı,
Derya Uluğ ve Asil Gök ikilisinin elinden çıkmış. Düzenlemesi, slogan şarkı
sözleri ve akılda kalıcı melodisiyle neresinden baksanız “hit” adayı bir şarkı
ki zaten servis edilir edilmez de dikkatleri üzerine çekti. Hatta Derya Uluğ’un
“Canavar”ından çok daha iyi, çok daha akıcı. Lafın burasına küçük bir çekince
koymak gerekirse, “Canavar” ve “Okyanus”un birbirine benzediği yer neresiyse,
bu şarkının benzediği yer de tam orası. Bunu şarkı yazarlarının alamet-i
farikası olarak da kabul edebilirsiniz, şarkıdan şarkı türetme formülünün
handikabı olarak da; orası size kalmış.
Buna karşın Güven Yüreyi için bu şarkının iyi bir başlangıç
olacağı su götürmez. Belki de çok uzun sürede yürüyeceği yolu bu şarkı
sayesinde çok kısa sürede aşağı kesin. Bu konuda umut vaat ettiği de
söylenebilir. Ayrıca Uluğ ve Gök ikilisinin böylesi bir şarkıyı Uluğ
diskografisine eklemek yerine Yüreyi’ye emanet etmeleri de bir alçakgönüllülük
ki bunu da kabul etmek lazım. Şarkı düpedüz bir düet olmasına karşın hem
teklinin kapağında hem de şarkının klibinde Derya Uluğ’un adının geçmemesini de
buna mı yormak lazım, işte onu bilemedim.
YONCA LODİ – “MÜHÜR”
2016 yılını Ocak ayında yayımlanmış bir tekliyle geçiren
Yonca Lodi, 2017’de sesini duyurmak içinse Haziran ayına kadar bekledi. Lodi’nin
geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlanan yeni teklisi “Mühür” adını
taşıyor.
Her şarkı “hit” olmak zorunda değil. Bazı şarkılar bir söz
söylemek, bir şey anlatmak, bir duyguya karşılık olmak, bir ânâ tanıklık etmek
için vardır. Albümler en çok bu işe yarardı. Her şarkısı “hit” olmazdı albümün.
Bazı şarkılar dile düşmez ama kalbe düşerdi. Albümdeki şarkılar birbirine
destek verir, biri diğerinin önünü açar, öteki berikinin sözüne sahip çıkardı.
Yonca Lodi de zamanında böylesi albümler yapmış bir isim
olduğundan mıdır nedir, ben kendi adıma bir şey anlamıyorum onun tek tek
yayımladığı şarkılardan. Bir önceki tekli “Özlüyorum” güme gitti sanki. Bu da
mı gidecek bilmem.
Oysa nasıl güzel bir şarkı. Sözleri Murat Sağır yazmış,
besteyi Hakan Demirtaş yapmış, düzenleme ise Alper Atakan’ın elinden çıkmış.
Dertli sözleri, efkârlı melodisi, “damar” düzenlemesi, “amaaaaaan” narası ile
filan Yonca Lodi kariyerinin belki de en alaturka şarkısı olabilir ama hakkını
vermiş mi vermiş, kendine yakıştırmış mı yakıştırmış. Benim böylesi “demlenme”
şarkılarına da zaafım var mı, var. Öyleyse tokuşturalım kadehleri!
Şaka bir yana, sözü, müziği, pırıl pırıl düzenlemesi ve
çapaksız yorumuyla eli yüzü fevkalade düzgün bir pop-alaturka şarkı “Mühür”.
Şarkının klibinde Yonca Lodi’yi daha önce hiç görmediğimiz bir biçimde
oyunculuk yaparken görmek de işin sürprizi.
EDİS – “ÇOK ÇOK”
Hakiki bir pop-star olabilmenin gereklilikleri nelerdir? Edis’e
bakınız. Daha ilk şarkısı, ilk klibinde gözümüzü alamadık ondan. Onlarcası
vardı onun yaş skalasında, genç, yetenekli, hevesli. Ama bir şey farklıydı.
Kendine baktırdı, şarkısını dinletti. Hem de bir defalığına değil, her
defasında; her yeni şarkı yayımladığında.
Edis’in yeni teklisi “Çok Çok”, geçtiğimiz günlerde DMC
etiketiyle yayımlandı. Bir film için seslendirdiği “Vay”ı saymazsak bu, 2014
Aralık ayından bu yanan yayımlanan dördüncü şarkısı Edis’in. Aslına bakarsanız
az; ama öz mü öz.
Çünkü her şarkısında farklılığını biraz daha vurguluyor,
gösteriyor Edis. Şarkıları, şarkı söyleme biçimi, dansı, kılık kıyafeti ile. “Çok
Çok” bu zincirin son ve şimdiye kadarki en etkili halkası. Evet, bir pop
şarkısı, evet, Edis’in Alper Narman ve Onur Özdemir ile ortak yazdığı ve
düzenlemesini Ozan Çolakoğlu’na emanet ettiği şarkı gündelik ve eğlenceli popun
tam ortasından geçiyor ama geçerken sağında solundaki benzer yüzlercesine bir
çırpıda tur bindiriyor. Bu işin iyisi, edeplisi, makulü nasıl yapılırı
gösteriyor. Sonra bu averaj, etrafındakilere hiç benzemeyen bir görsellik ve
dansla gücünü katlıyor. Genç yaşına rağmen örnek oluyor aslında yirmi yıldır
aynı telden çalanlara ya da beğenilmeme endişesi cesaretinden büyüklere.
Kimisi çizgisini hiç değiştirmesin, zamana ayak uydursa bile
hep sevdiğimiz gibi kalsın isteriz. Onlar genellikle kariyerlerinin odak
noktası şarkılar (genellikle de kendi yazdıkları şarkılar) olanlardır. Kayahan’dır,
Yaşar’dır, şüphesiz Ortaçgil’dir ya da Sezen Aksu’dur belki bir yanıyla. Ama
pop-star kavramı şarkılarla, görsellikle, vesaireyle bütünde güncel olmak ve
kalmak, fark edilebilir olmak ve bunu sürdürebilmek üzerine inşa edilir. Ajda
Pekkan’dır onun en dillere destan örneği de. Her ne kadar zaman zaman kızsak da
Hande Yener’dir belki biraz da. Henüz çok ama çok erken de olsa bu gidişle
Edis’i de ileride aynı yere koyarsak bu beni şaşırtmayacak.
ESİN İRİS – “BİR AŞK
YOK”
Esin İris ilk albümü “Yine Mavi”yi 2014 yılında
yayımlamıştı. Esin’in hayli dolu ve renkli müzikal geçmişinin doğal sonucu
olarak türler arasında gezinen, tam yolunu bulamamış, biraz “ortaya karışık”
bir albümdü o. Mesela çıkış şarkısı “Bu Gece”yi bir Aydilge şarkısı da
sanabilirdiniz, bir Gökçe hatta Yıldız Tilbe şarkısı da.
Esin İris’in yeni teklisi “Bir Aşk Yok”, geçtiğimiz günlerde
Sony Müzik etiketiyle yayımlandı. Sözleri Esin İris’e ait olan şarkının
bestesinde İris’in yanı sıra Orhun Ozan ve Affan Özgür Aksüyek’in de imzası
var. Düzenleme ise İskender Paydaş tarafından yapılmış.
Bir romantik komedi şarkısı “Bir Aşk Yok”. Ya da bir genç
kız, genç kadın şarkısı. Şarkının klibi de bunun alını çiziyor zaten. Şarkı şu
zamanların ruhunu tam da yerinden yakalamış, çok etkili ve dinleyen her beş
kişiden dördünün hak vereceği, onay vereceği bir tek cümleye “bir aşk yok
uğruna ölecek”e yaslanıyor. Nakaratta sadece bu cümlenin tekrar edilip durması
boşuna değil; alt metin “fazla söze ne hacet” diyor besbelli. Olur mu? Neden
olmasın? İlla laf kalabalığı şart değil.
Güzel, ferah bir melodi, güzel, oyuncaklı bir düzenleme, bu
defa karakteristiğini çok daha açık gösterebilmiş bir Esin İris. Ben çok sevdim
bu şarkıyı. Bakmayın dertli sözlerine, “bir aşk yok uğruna ölecek” diye tekrar
edip dururken, bir anda “amaaan yoksa da yok ne yapayım yani?” diyebilirsiniz
pekala. Öyle de iç açıcı bir tarafı var zira.
ECE MUMAY – “VAZGEÇ
GÖNÜL”
Bugünün “teenage” müzik dinleyicisi ana akım müzik
yayıncılarına, medyaya müthiş bir tepki veriyor. İzlemiyor, dinlemiyor, takip
etmiyor. Onların akıllı telefonları ve o telefonlarla yarattıkları bir dünya
var. Kendi trendlerini kendileri belirliyor, kendi starlarını kendileri
yaratıyorlar. Müzik yapımcılarının YouTube’da yetenek avına çıkması boşuna
değil. Ne televizyonlarda yayınlanan yarışmalardaki gençler ne de parasıyla
pompalanan eskiler/yeniler bu kadar etki yaratabiliyor çünkü.
Artık iyi kötü gitar çalabilen, şarkı söyleyebilen, bir
video kaydedip YouTube’a yükleyebilen kendi dinleyici kitlesini yaratmanın ilk
adımını atmış oluyor. Sonra kulaktan kulağa yayılıyor, linkler telefondan
telefona dolaşıyor ve ana akım medyada hiç görmediğimiz, duymadığımız yeni yeni
starlarımız oluyor. O sırada klasik ekolden gelenler “Bilmem ne TV’de klibim
yayınlanmıyor,” diye tepinip dururken gençlerin eğilimlerine ana akımın
etkisinin giderek sona ermekte olduğunun ne yazık ki farkına varamıyor.
İşin burası böyle. İyi hoş, ama müzik bu kadar basit bir iş değil.
Profesyonellikle amatörlüğün arasında emeksiz, çabasız kolayca geçilemeyecek
çok kalın bir çizgi var. İnternette şu veya bu şekilde çok tıklandı, çok
izlendi, fenomen oldu filan diye yapımcıların/yayıncıların çizgi filmlerdeki
gibi gözlerinde dolar işaretleri yanıp sönerken sözleşme imzalayıp yazar,
oyuncu, şarkıcı yapmaya niyet ettiklerinin vasıf, donanım ve altyapı
eksiklikleri bir süre sonra yaşanacak hayal kırıklıklarının da sebebi oluyor.
“Hayal Et Sevgilim” İrem nerede şimdi? “Kalbime Gömerim O Zaman” Gökçe Kırgız
nerede? Yılın en çok tıklanan şarkılarından birine kerameti kendinden menkul
bir imza atan Çağatay Akman’ın ne kadar “ham” olduğu daha yakınlarda ortalığa
dökülüvermedi mi?
Yani fenomen olmak iyi hoş da profesyonelliğe geçiş bu kadar
kolay olmamalı. Olmaz. Bir yerden patlak verir.
Bunları yazmamın sebebi Ece Mumay değil. Zira Ece Mumay en
azından yaptığı işin altını doldurabilecek bir eğitim alıyor halen. Sesi gayet
güzel, iyi de kullanıyor. İnternetteki şöhreti daha 18 yaşında onu Pasaj Müzik
gibi gayet ciddi bir firmayla anlaşma imzalamaya kadar götürdü. Buraya kadar
her şey şahane. Ama profesyonel bir işin amatör bir işten farkı olmalı. O
profesyonel dokunuş, YouTube videosunun altına yazılacak bilmem kaç yüz tane
“Aaa bu şarkının eski hali daha iyiydi, rezil etmişler şarkıyı” yorumu göze
almak pahasına kendini göstermeli. Aksi takdirde elbette eski hali daha iyi
görünür göze.
Pasaj Müzik’le anlaşma imzalamasının ardından önce kendi
bestesi olan “Belki Bir Gün”le giriş yaptı sektöre Ece Mumay. O şarkı yeterince
ses getirmedi. Bunun üzerine ikinci tekli şarkısı olarak Mumay’ın amatör
videoları arasında en çok tıklananlardan biri olan “Vazgeç Gönül” seçildi.
Şarkının sözleri Kubilay Çalcalı ve Şahin Çelik ortak imzasını taşıyor, bestesi
Kubilay Çalcalı’ya ait, düzenleme ise Caner Karamukoğlu tarafından yapılmış.
Tıpkı amatör videoda olduğu gibi Ece Mumay şarkıyı yine tek bir gitar
eşliğinde, sakin sakin söylüyor. Tek fark, bunun bir stüdyo kaydı olması. Klip
bile amatör video durağanlığının izlerini taşıyor.
Bu defa tıklanma sayısı üç milyonu aşmış yani bu strateji
işe yaramış. Ama notaları gayet düzgün basan bu gencecik kızımıza kimse
kelimeleri de düzgün telaffuz etmesi gerektiğini söylememiş. Şarkı boyunca hiç
“vazgeç” diyemediğini, hep “vasssgeç” dediğini mesela. Neden? Doğallığı
bozulmasın diye mi? Peki buradan varacağımız yer neresi? Bir amatörden bir
profesyonel yaratmak mı yoksa bir amatörü amatör bırakmak mı? “Nasılsa böyle
sevildi, böyle kalsın” mı?
Aynı şey Feride Hilal Akın için de geçerli, Sena Şener için
de (hatta farklı kulvarda olmasına rağmen Aleyna Tilki için de…) Daha başka
örnekler de var. Twitter fenomeni biri kitap yazdığında o bile bir “editör”ün
elinden geçiyor, yazım hataları, ifade yanlışları düzeltiliyor. Bir profesyonel
dokunuş olmayacaksa yapılan işin profesyonel olmasının sebebi ne? Sadece para
kazanmak mı?
Ece daha çok küçük. Bana kırılmasın, küsmesin, hevesini ve
cesaretini de kaybetmesin. Bu meseleyi yazmak için vesile ettim sadece onu.
Sektörün bu konuda biraz dürtülmeye ihtiyacı vardı çünkü.
YAVUZ HAKAN TOK, HAYAT MÜZİK, TEMMUZ 2017, İSTANBUL
0 yorum Yeni Yorum Yap