NİL KARATAŞ
– “MÜHÜR”
Nil Karataşoğlu, konservatuarın keman bölümünde okumuş. Bir
süre vokalistlik ve solistlik deneyimi olmuş. 2008 yılında Yemekteyiz
programına katılıp, orada keman çalarak hafızalara yer etmiş ama asıl
tanınırlığı O Ses Türkiye’ye katılması ile olmuş.
Hep burada tıkanıyorum zira şu yarışmayı hiç başından sonuna
oturup izlemişliğim yok. Daha doğrusu izlemeye tahammülüm yok. Ne çare, böyle
ara sıra o yarışmada görünmüş isimler albüm yapınca da cehaletimi görüyor,
internetten bulup izliyorum videolarını. Nil Karataşoğlu’nun performanslarını
da izledim. Farklı bir ses rengi, kendine has bir şarkı söyleme biçimi var. Bu
önemli bir artı... Bunun albüme yansıdığı da söylenebilir. Çok değil ama… Bir
miktar…
Nil Karataş, soyadındaki “oğlu” kısmını atmış bu albüm için.
Sonra da Erhan Bayrak’ın müzik direktörlüğü ve aranjörlüğünde stüdyoya girip
dört şarkı kaydetmiş. “Mühür” adını taşıyan ve Poll Production etiketiyle
yayımlanan mini albüm böyle ortaya çıkmış.
Albüm, sözleri Gökhan Şahin’e, bestesi Emrah Karaduman’a ait
“Can Durdukça” adlı şarkıyla açılıyor. Ardından Aslızen’in söz ve müziğini
yazdığı “Mühür” adlı şarkı geliyor. Bu şarkıda Nil Karataş, Berkay ile düet
yapıyor. Sonrasında bir Yıldız Tilbe “cover”ı çıkıyor karşımıza ki albümün tek
hareketli şarkısı da bu. Söz ve müziği kendisine ait “Kolay Değil ki” adlı bu
şarkıyı Yıldız Tilbe 2003 yılında yayımlanan “Yürü Anca Gidersin” adlı albümünde
seslendirmişti ilk kez. Albümde bu şarkının bir de “remix” versiyonu var.
Dördüncü şarkı ise söz ve müziği Emre Kaya tarafından yazılmış “Bana Sor”.
Bir kere şunu söylemek lazım ki, başından sonuna dek bu
albüm bir Erhan Bayrak albümü olmuş. Bayrak, elini attığı popüler işlerde
harikalar yaratmış bir aranjör evet ama bu defa kendine bir özgürlük alanı
bulmuş ve onu gönlünce değerlendirmiş gibi gözüküyor. Sanayi tipi değil, daha
müzisyen işi düzenlemeler var bu albümde çünkü.
Nil Karataş’ın şarkıcı olarak en fazla parladığı şarkı “Bana
Sor”. Albümün en iyi şarkısının da “Bana Sor” olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Erhan Bayrak, kolay dramatize edilip, arabesk sosuna bulanabilecek bir şarkıyı
sıkı bir düzenlemeyle başka bir yere taşımış. Alaturka kemanlar da olmasa
basbayağı ‘70’ler “sound”una selam çakan “Kolay Değil ki”de ise Nil Karataş’ın
Yıldız Tilbe etkisinde kaldığı çok açık. Albümün ilk klip şarkısı ve adı olan
“Mühür” de etkili bir şarkı. Karataş şarkının ara “intro”sunda keman çalarak,
Ayça Tekindor’dan uzun yıllar sonra kendi şarkısında keman çalan ikinci kadın
şarkıcımız payesini kazanıyor. “Can Durdukça” ise yine müzikal tadı yüksek
düzenlemesi ve ilk kez albüm yapan bir pop şarkıcısı için “ağır” kaçabilecek
sözleriyle dikkat çekiyor. Nil Karataş’ın şarkı söylerken kelimeleri açık ve
net vurgulamak konusunda henüz yeterince yetkin olmadığı ise en çok bu şarkıda
kendini gösteriyor.
Müzikal açıdan, bir ilk albüm için hiç de fena olmayan
“Mühür”ün en büyük kusuru ise Tayfun Çetinkaya tarafından çekilen fotoğraflar
ve o fotoğraflarda Nil Karataş’a biçilen imaj. Çünkü bu fotoğraflardaki kadın,
klipte ya da yarışma videolarında izlediğimiz, onu da geçin sosyal medya
fotoğraflarında gördüğümüz Nil Karataş’a hiç mi hiç benzemiyor.
DEHA ÖZER –
“KALP AŞIRI SEFERLER”
Daha önce Salt adlı grubuyla bir albüm yayımlayan Deha Özer,
yoluna tek başına devam ediyor. Deha Özer, ’70 ve ‘80’lerde bir dolu şarkıda
besteci ve söz yazarı olarak, bir dolu arabesk albümde de müzik yönetmeni
olarak imzası bulunan ve 2007’de aramızdan ayrılan Özer Şenay’ın oğlu.
Genlerinden gelen müzisyenlik, onun sadece şarkıcı olarak değil, şarkı yazarı
ve aranjör olarak da karşımıza çıkmasıyla kendini gösteriyor.
Deha Özer’in dört şarkıdan oluşan mini albümü “Kalp Aşırı
Seferler”, geçtiğimiz günlerde Talent Müzik etiketiyle yayımlandı. Albümün
prodüktörlüğünü Can Temiz yapmış. Biliyorsunuz, Can Temiz Model grubunun hem
beyni, hem de şarkılarının yazarı. Yine Model grubundan Fatma Turgut da Deha
Özer’e vokal koçluğu yaparak destek vermiş. Şarkıların biri Deha Özer’e ait,
diğer üçü ise Deha Özer ve Can Temiz’in ortak çalışmasıyla ortaya çıkmış.
Düzenlemelerde de Deha Özer ve Can Temiz’in yanı sıra, Okan Işık ve Erim
Arkman’ın imzalarını görüyoruz ki Okan Işık da yine Model grubundan.
Bu albüm, deha Özer’in Salt grubuyla yaptığı albümden hem
müzikal anlamda çok farklı, hem de Deha Özer şarkıcı olarak çok farklı. O albümde
standart Türkçe “rock” klişelerinden beslenen bir grup ve yeterince agresif ve
sert olamayan ama olmaya çalışan bir solist olarak dinlediğimiz bir Deha Özer
vardı. Bu albümde ise sesinin doğru tınladığı yeri bulmuş bir solist ve popa
çok yakın duran “soft-rock” şarkılar var.
Hepsi çok melodik, kolay vuran, kulağa takılan şarkılar.
Özellikle “Susma”da Model etkisi hissediliyor. “Cihangir Parkı” zaten ilk klip
şarkısı oldu ki albümdeki en etkili şarkı da o. “Açık Yara”da Kenan Doğulu
şarkılarının, “Aşk İçin Savaşalım”da ise Feridun Düzağaç şarkılarının (hayır;
sadece “la la”dan dolayı değil) havası var.
Derli toplu, tertemiz, üzerinde özenle çalışılmış bir mini
albüm bu. Deha Özer ismini belki bir çırpıda hafızlara kazıyacak kadar güçlü
değil ama kariyer çizgisinin kilometre taşlarından biri olacak. Ben kendi adıma
Özer’in bir sonraki işini merakla bekleyeceğim.
SELEN SERVİ
– “PARDON… BAKAR MISINIZ?”
Müzik piyasası içerisinde kendi yağıyla kavrulmaya
çalışanlardan Selen Servi. Ne akım medyada çok sık görünüyor, ne dakika başı
yeni bir şarkı/albüm yapabiliyor, ne de yaptığı şarkılar müzik kanallarının
kısır döngüsünde kendine yer açabiliyor. Ama tüm bunlar onun iyi bir şarkıcı
olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Müzik kanallarının kısır döngüsünde yer
verilen, dakika başı yeni şarkı/albüm yapabilen, ana akım medyada sık sık
görünen birçoğunu cebinden çıkaracak kadar iyi.
2010’da ilk albümü “Göze Aldım”ı çıkaran Servi, 2011’de de
bu albümde yer alan “Aşk mı Oyun mu?” adlı şarkının “remix” versiyonunu tekli
formatında yayımlamıştı. Servi’nin dört şarkıdan oluşan yeni albümü “Pardon…
Bakar mısınız?” ise geçtiğimiz günlerde Söz Yapım etiketiyle yayımlandı.
Albümün adı tanıdık geliyor kulağa değil mi? Öyle çünkü.
Daha önce Sezen Aksu’nun seslendirdiği Sibel Algan şarkısı “Pardon”u yeniden
söylemiş Seren Servi. Sezen’in epeyce kalabalık “Yürüyorum Düş Bahçelerinde”
adlı çift disklik albümünde bir parça hakkı yenmiş bu şarkının yeniden
seslendirilmesi doğrusu iyi fikirmiş. Ozan Bayraşa’nın düzenlemesi ve Selen
Servi’nin su gibi berrak ve temiz şarkıcılığıyla şarkı başka bir tat bulmuş.
Albümdeki bir diğer “cover” ise İlhan Şeşen’in “Rüzgâr”ı.
Gündoğarken’in yanı sıra Leman Sam’ın da seslendirdiği, sonrasında
Gündoğarken’in bu defa Vasiliki Papageorgiou ile Yunanca-Türkçe yeniden
kaydettiği bu şarkının bir “cover”ına ihtiyaç var mıydı, ona emin değilim. Cihan
Sezer’in düzenlemesi de, Selen Servi’nin yorumu da üzerine söz söylenemeyecek
kadar iyi ve önceki yorumların altında kalmıyor ama ben olsam bu şarkı yerine,
daha az dile düşmüş bir Şeşen şarkısını seçerdim.
Sözleri Selen Servi’ye, bestesi Alp Yenier’e ait “Sade” ve
söz ve müziği Selen Servi tarafından yazılan “Yaza Yaza” ise albümün yeni
şarkıları. Alaturka enstrümanlar kullanılmış olsa bile, caz esintileri taşıyan
düzenlemesi de şarkının adı gibi sade. Sözlerindeki yaşanmışlık ve bilgelik,
hayatın gençlik telaşlarını yavaş yavaş bir kenara koymuşların kolayca farkına
varacağı incelikler içeriyor. Koymamışların da kendine çıkaracağı dersler…
Albümün tek hareketli şarkısı “Yaza Yaza”nın düzenlemesi ise
“Sade”nin düzenlemesini de yapan Cüneyt Yamaner’e ait. Hareketli dediysem,
“eller havaya” değil elbette; Ege esintili, kıvrak bir ritim üzerine, yine
bilge sözleriyle ferah, aydınlık bir şarkı “Yaza Yaza”. Aslında o ferahlık
albümün tamamında hissediliyor. Kabul gören yargının aksine, tam da bir yaz
albümü bu. “Beach”siz, lüks otelsiz, tatil köysüz, kulüpsüz, partisiz yaz
günlerinin ama. Buldan bezinden kırık beyaz perdelerin uçuştuğu, mavi çerçeveli
pencerelerden denizin göründüğü kireç beyazına boyalı bir pansiyon düşleyin
mesela. Sıcağın hafif hafif kırıldığı bir yaz akşamında… Asmanın altındaki
tahta masanın üzerinde de bir kadeh buzlu aslan sütü. Şimdi açın albümü,
dinleyin…
Albüm kartonetinde dört şarkı görünüyor ama sürpriz
kontenjanından, “Sade”nin akustik “demo” kaydı da albümün sonuna saklanmış.
Kayıtın ses seviyesi biraz düşük kalmış ama olsun, sürpriz sürprizdir.
Gazeteci Elif Key’in kartonet yazısı, Murat Sargın
tarafından çekilmiş nefis Selen servi fotoğrafları Fikr-i gg tarafından
yapılmış grafik tasarımıyla çok özenli ve şık bir kartonetle satışa sunulan
albüm iyi bir şarkıcıdan, iyi şarkılar dinlemek için birebir.
BEYZA
DURMAZ – “OLAN VAR OLMAYAN VAR”
Kariyer hikâyesinin başlangıcında solfej, şan ve gitar
dersleri, sonrasında ise Mustafa Sandal’a vokalistlik ve reklam ve dizi müziği
seslendirmesi var. Albüm macerasında ise, 2004 yılında Burak Demir’in “Dreamin’
İstanbul” albümünün şarkılarına sesini vermesi, 2005’de de bu defa kendi adını
taşıyan “Koku” adlı ilk albümü. Yakın zamanda Mustafa Ceceli’nin seslendirdiği
“Hüsran” adlı şarkının söz ve müziğine Ali Cem Çehreli ile birlikte imza atan
Beyza Durmaz’ın ikinci albümü “Olan Var Olmayan Var”, geçtiğimiz günlerde Poll
Production etiketiyle piyasaya çıktı.
Adını yeni yeni duyurmaya başlayan bir şarkıcı için ilk
albümden sonra 10 yıl ara vermek pek akıl kârı değil. Ancak Durmaz, bu süreçte
müzikten hiç uzaklaşmamış, sahneye çıkmaya, şarkı söylemeye ve üretmeye devam
etmiş. Şimdiyse yeni bir isimmiş gibi, ikinci kez popüler piyasada şansını
deniyor denilebilir.
Dört şarkılık mini bir albüm bu… Dört şarkının dördü de
Beyaz Durmaz ve Ali Cem Çehreli’nin ortak çalışması. “Olan Var Olmayan Var”ın
düzenlemesini Turaç Berkay Özer yapmış, diğer üç şarkı ise Ali Cem Çehreli
tarafından düzenlenmiş. Kendi müziğini yapan Durmaz’ın haliyle popüler
piyasanın standartlarından dışına çıkan, daha butik, daha samimi bir tarzı var.
Sıcak, melodik, iddiasız , bir parça ‘90’lar popu tadında şarkılar bunlar.
“Zengin Kalkışı”, “Vıdı Vıdı” gibi şarkı isimleri de ‘90’lara gönderme yapar
gibi zaten.
Buna karşın özellikle bugünün yaygın sosyal medya uygulamaları
sayesinde bir ritüele dönüşen, aşkı göstere göstere yaşama halini tam bir genç
kız diliyle alaya almış “Olan Var Olmayan Var” eğlenceli bir şarkı olarak öne
çıkıyor. Ki ilk klip de bu şarkıya çekildi zaten. Çok akılda kalıcı melodisi ve
slogan sözleriyle “İlahi Adalet” ise benim albümdeki favorim oldu. Hayır, Demet
Akalın’ın şarkısıyla arasında sadece isim benzerliği var; ne konusu ne de
melodisi bir benzerlik taşıyor.
Daha orta tempoda yürüyen “Zengin Kalkışı” ve kıvrak
ritmiyle kulağa yerleşen “Vıdı Vıdı” da eli yüzü düzgün şarkılar.
Beyza Durmaz şarkıcı olarak elinden geleni yapıyor yapmasına
ama her bir şarkıda hep aynı şarkıyı söylüyormuş gibi. Mesela “Zengin
Kalkışı”nın sözlerindeki hüzün dinleyene geçmiyor çünkü Durmaz bu şarkıyı da
neşeli şarkılar kadar iyimser bir tınıyla söylüyor. Oysa bazen seste biraz
pürüz, biraz kırıklık şarkıya doğru duyguyu katabilir.
Daha pop, daha az gürültülü, daha melodik şarkıları
sevenlerin bayılacağı bir albüm bu. Cengiz Durmaz tarafından çekilmiş ve
Durmaz’ın pozitif enerjisini yansıtan fotoğraflar ve Özgür Arcan’ın neşeli
tasarımıyla oluşturulmuş kartonet de üç aşağı beş yukarı albümü dinlerken neyle
karşılaşacağınız konusunda ipucu veriyor zaten.
YAVUZ HAKAN TOK, HAZİRAN 2015, İSTANBUL
0 yorum Yeni Yorum Yap