MURAT MOR –
“KÖPRÜ”
Murat Mor’un ilk teklisi “Köprü”, DMC etiketiyle servis
edildi. Şarkı ile birlikte gönderilen basın bültenini aynen alıntılıyorum:
“ 7 Kasım İstanbul Kadıköy doğumlu.
Akrep burcu.
Kocaeli Üni. Gıda Mühendisliğinden mezun.
Haliç Üni. Konservatuarı Şan bölümünde bir kaç dersle son sınıfta takık,
verecek.
Bedel bu arada çıktı biz çıkamadık:)
Konse verecek, hakkını verecek.
VARSA...
Müziğin eğlencesini unutmayacak. METE ÖZGENCİL ile
çalışıyorlar.
2.ŞARKI HAZIR-SLOW.
1.sevilirSE, talep kazanırSA elbette ÇIKARILACAK.
Sevgilerimizle...
04/12/2014
MURAT MOR - METE
ÖZGENCİL”
Yazım hatalarını dahi düzeltmeden alıntıladım metni. Her bir
albüm için basın bülteni gönderiliyor çünkü ama derdini bu kadar açık, net ve
dolaysız anlatanı ilk kez görüyorum. Bu kadar basit aslında… Hem kendini
okutuyor, hem de klişelerle dolu olmadığı için antipati uyandırmıyor. Yazım
hataları da olmasa daha iyi olurdu tabii ama o da günümüz internet yazışmaları
imlasına bir gönderme gibi de algılanabilir.
Popüler müzikte çok başka türlü şarkılar yazmış, çok başka
türlü klipler çekmiş, çok başka türlü bir adam Mete Özgencil. Son yıllarda çok
az sayıda işe imza attığını görür olduk. Oysa bu yaratıcılık, üretkenlik ve
estetik fakirliği yaşadığımız günlerde o ve onun gibilere çok ihtiyacımız var.
Nitekim Murat Mor’un seslendirdiği “Köprü” de Özgencil’in kıvrak zekâsı ve
kaleminden dökülmüş esprili, eğlenceli ama bir taraftan da “anarşist” bir
şarkı.
Murat Mor pozitif görünümü ve neşeli tavrı ile şarkının
eğlencesini bütünlüyor. Şarkı, yapısı gereği Mor’un ne kadar yetkin bir şarkıcı
olduğu konusunda bir fikir vermiyor belki ama en azından bir süredir dört
yanımızı sarmış “içli” erkek şarkıcılardan biri olmadığını da gösteriyor.
ÖNDER BİLGE
– “ÇIKAMADIM”
Bazen bağırıp çağırmadan, slogan atmadan, gitarları
cayırdatmadan ya da “anne” gibi, “mahpushane” gibi, “güneş doğacak” gibi
klişeleri bağlamaya bulamadan da protest olabilirsiniz. Bazen mizahi bir cümle,
en protest slogandan daha protest tınlayabilir. Gezi’de gördük bunu en çok.
Geçmişte mahkemeye verilen karikatüristlerden, kitapları toplatılan mizah
yazarlarından gördük. Tıpkı Mete Özgencil’in “Köprü”sü gibi, Önder Bilge’nin
“Çıkamadım”ı da ince bir mizah geleneğinden süzülüp çıkagelmiş “protest” bir
şarkı.
İstanbul’da konservatuar eğitimi aldıktan sonra Amerika’da
iki yıl boyunca çeşitli üniversitelerde caz ve kompozisyon branşlarında
araştırmacı ve eğitimci olarak görev yapan Önder Bilge, 1992 yılında Kuşadası
Altın Güvercin Şarkı Yarışmasında Asya’nın seslendirdiği “Haykır Sevda
Dağlarına” adlı bestesi ile birincilik ödülü kazanmıştı.
O zamandan bu yana sektörde müzisyenliğin yanı sıra,
eğitmenlik, yapımcılık, yöneticilik, menajerlik gibi alanlarda da çalışan Önder
Bilge’nin, 2005 ve 2012 yıllarında yayımlanmış iki de albümü var. Önder Bilge
Project adıyla yayımlanan bu iki albümde de Bilge’nin enstrümantal besteleri
yer alıyordu. 2014’ün Ağustos ayında dijital platformlarda Seyhan Müzik
etiketiyle servis edilen “Çıkamadım” adlı şarkıda ise Önder Bilge bu defa
sadece enstrümanist olarak değil, solist olarak da çıkıyor karşımıza.
“Soul”un, “funk”ın ve de cazın içinden geçen, geçerken
“rap”i de kullanan, ama bunu burnu büyük ve snop bir edayla değil, son derece
samimi ve içtenlikli bir biçimde yapan, çok sağlam bir müzikal zemin üzerinde
alaycı ve esprili bir tavırla lafını söyleyen şahane bir şarkı “Çıkamadım”. Bir
zamanlar Türkiye’de buna benzer işleri Mazhar-Fuat-Özkan yapardı ama ne olduysa
oldu, o şarkıların neredeyse tamamı reklam filmi müziği oldu zaman içerisinde;
anlamından ve değerinden kaybetti böylece. Neyse ki Bilge’nin böyle bir derdi
yok. Zaten şarkının daha ilk cümlesi söylüyor bunu: “Şu televizyona işin yolunu
bulanlar çıktı da, ben çıkamadım…”
Halk edebiyatının taşlama geleneğinden, ‘70’lerin hicivli
şarkılarından ve yukarıda bahsi geçen o incelikli mizahtan nasibini almış
şarkılar en çok bu sıralar lazım bize. Hele ki Önder Bilge gibi bir müzisyenin
kaleminden çıkmış, onun müzikal yetkinliğiyle bezenmiş ise… Dinlemeli
dinletmeli.
ALPER AKSOY
– “AŞK BU”
Alper Aksoy’un söz ve müziğini yazıp düzenlemesini de
kendisinin yaptığı şarkısı “Aşk Bu” adını taşıyor. Küçük yaşlarda müzik eğitimi
almaya başlayıp kendi şarkılarını yazmaya koyulan, konservatuarda müzikal
eğitimi alan ve 2 yıl süresince “Sidikli Kasabası Müzikali”nde sahneye çıkarak
deneyim kazanan Aksoy’un daha önce de Webeste Yarışmasında kazandığı bir
ikincilik ödülü de varmış.
Altyapı, birikim ve nispeten deneyim tamam. Buraya kadar
amenna… Şarkıdan ve çekilen klipten anlaşıldığı üzere ise hedef kitle öncelikle
yabancı popüler müzikle haşır neşir olan 16-20 yaş arası. Standart Türkçe pop
değil bu haliyle. Yüzü batıya dönük bir tarz. Buna da amenna. Şarkı bu anlamda
hedef kitleyi doğru yerden yakalayabilecek de bir şarkı üstelik. Ama bir şey yanlış…
Kendine has ve etkili bir sesi, en azından farklı bir ses
rengi var Alper Aksoy’un. Ama Türkçe telaffuz ve vurgu konusunda başarılı
olduğu söylenemez. İngilizce bir şarkı söyler gibi söylüyor bu şarkıyı da.
İzini sürdüğü müzikal türün şarkı söyleme biçimini aynen taklit ederken
Türkçeden tamamen vazgeçmiş gibi görünüyor. Oysa buna gerek kalmadan da Türkçe
bir şarkı Türkçe pop standartlarının potasına girmeden seslendirilebilir. Yani
böyle söylemek söyleyen şarkıcıyı batılı yapmıyor. Yapsaydı şayet, Ajda ta
‘60’larda dünyaya açılmış olurdu.
Bunu bir kenara koyarsak, belli ki özenilmiş, üzerinde
çalışılmış ve emek harcanmış bu şarkı ve klip, bir ilk adım için hiç de fena
değil; onu da söylemek lazım.
ZİYNET SALİ
– “BUGÜN ADIM LEYLA”
Ziynet Sali daha önce de Sıla şarkıları seslendirmişti ama
ne denli başarılı olduğu tartışılırdı. Sıla gibi baskın bir karakteristiği olan
bir şarkıcı ve bestecinin şarkılarını söylemek her zaman bir parça risk içerir
ki bence önceki ortaklıklarında bu riskin olumsuz izleri çok belirgindi. Ancak
Sali, Sıla’dan vazgeçmeyeceğe benzer. Hatta yeni albümünü tamamen Sıla’nın
prodüktörlüğüne emanet ettiği de söyleniyor. Albüm ne zaman çıkar bilinmez ama
öncesinde karşımıza çıkan şarkı “Bugün Adım Leyla” oldu.
DMC etiketiyle tekli formatında yayımlanan “Bugün Adım
Leyla”, müzik market raflarına ise 3 disklik bir paket halinde konuldu.
Sali’nin BKM Mutfak konserinden canlı kayıtların yer aldığı iki diskin birinde
Türkçe, diğerinde ise Yunanca şarkılar yer alıyor. Üçüncü disk ise “Bugün Adım
Leyla” şarkısını barındırıyor ve paket bir tek CD fiyatına satılıyor. Böyle
güzellikleri daha sık görmek istiyoruz biz dinleyici tayfası. Konser kayıtları,
ekstra diskler, hediyeli paketler yaygınlaşmalı. Albümler zaten satılmaz oldu;
bari alanların verdiği paraya değsin.
Müziği Yunan müzisyen Christos Rantis’e ait “Bugün Adım
Leyla”nın Türkçe sözlerini Sıla yazmış, düzenlemesini ise Efe Bahdır yapmış.
Ziynet Sali şarkının klibini yine Nihat Odabaşı’na çektirmiş ve o da yine
Hollywood filmlerinin o masalsı ve gerçeküstü dünyasını andıran karelerle
bezeli bir klip çıkarmış ortaya. Bu bir Sali klasiği haline geldi artık. Şarkı
zaten Akdenizli/Egeli... Atina’da çekilen klip de öyle. Ziynet Sali bunu güzel
taşıyor ve bence bu şarkı da ona yakışmış.
Zaten daha önce de yazmıştım. Ziynet Sali bu kulvardan
yürümeli. Disko kızı tavrı ve tarzı sakil duruyor üzerinde. Ha bu arada şarkı
klibiyle birlikte fena halde yazı özletiyor insana. Yani her ağır şarkı sonbaharda
sevilir diye bir kaide yok.
YAVUZ HAKAN TOK, HAYAT MÜZİK, ARALIK 2014, İSTANBUL
single'a tekli demeniz çok hoşuma gitti. keşke her şeyi böyle türkçeleştirebilsek.
YanıtlaSilmurat morun şarkısınu dinledim ama bu gözle dinlememiştim. ilginç şarkı.
YanıtlaSil