ECE SEÇKİN
– “ŞOK OLDUM”
Türk popunun yeni ve genç yüzlerinden Ece Seçkin’in yeni
teklisi “Şok Oldum”, geçtiğimiz günlerde DGL ve DMC işbirliğiyle dijital
platformlarda yayımlandı. Söz ve müziği Deniz Erten’e ait şarkının düzenlemesi
Ozan Doğulu tarafından yapılmış.
Öncelikle Ece Seçkin’in doğru bir yerden hareketle yola
çıktığını ve ikinci adımını da doğru attığını söylemek lazım. Pop müzikte “star”
kabul ettiklerimizin neredeyse tamamı 40 yaşın üzerinde ve uzunca bir süredir
genç bir ismin parlak bir çıkış yaptığına şahit olmuyoruz. Alternatif ve “rock”
müzik alanındaki bereket nicedir pop arenasında görünmüyor. Ece Seçkin kendini
tam da bu boşluk noktasında konumlandırıyor ve iyi de yapıyor.
Nitekim “Şok Oldum”, tam da hedef kitlesine yönelik, doğru
bir şarkı olarak Seçkin’i bir kez daha parlatıyor. Elbette Ozan Doğulu ve Deniz
Erten gibi iki güçlü ve tecrübeli ismin desteğini de göz ardı etmemek lazım.
Çok pop, çok akılda kalıcı, sloganı hazır, ziyadesiyle eğlenceli bu şarkı Ozan
Doğulu marifetiyle Türkçe popun ‘90’larda takılı kalmış çıtasını yükseltiyor.
Ece Seçkin ise bir önceki albümünde daha çocuksu tınlayan sesini bu şarkıda
daha yetkin kullanıyor.
Buna karşın iki itirazımı da söylemem lazım. Birincisi
şarkının adı ve ana teması olan “Şok Oldum” ifadesi. Malumunuz, bu ifadenin
doğrusu “şoke oldum”dur ama nicedir yanlış kullanıla kullanıla doğru gibi yer
etmiştir Türkçede. Pop şarkıların güncelin dilinden, sokak ağzından ve hatta
yer yer argodan beslendiğini düşünürsek, bu yanlış kullanımı göz ardı edebilir
miyiz/etmeli miyiz, varın siz karar verin.
Bir de Ece Seçkin’in ilk albümdeki iddialı ama bir taraftan
da yaşının üzerine çıkmayan, hatta gençliğinin altını çizen imajının bu
tekliyle birlikte başka bir yöne gittiğini görüyoruz. Yine iddialı ama bu kez
bir parça yaşının üzerinde ve bu nedenle de sakil. Ben dâhil birçok kişinin
gözüne batan Hadise benzerliği de cabası. Bir tek saç rengi değişikliği böylesi
bir algı yanılması yaratabilir mi bilmiyorum ama ben olsam bunun üzerinde bir
kez daha düşünürdüm.
YANKI ALPER
– “İMDAT”
Çocuk yaşlarında gitar çalarak müzikle haşır neşir olan
Yankı Alper, eğitimini de bu yönde aldıktan sonra sahne çalışmalarına başlamış.
Onun geniş kitlelerle tanışmasına ise 2010 yılında piyasaya çıkan “Yankı” adlı
albümü olmuştu. Nez ile düet yaptığı “Kaç Yazar” adlı şarkıyla çıkış yapan
Alper, yine bu albümde yer alan “Ben Bir Kere Sevmişim Seni” adlı şarkının
“Beşiktaş’ım Sevmişim Seni” şekline dönüştürülen marş versiyonu ile dikkatleri
üzerine çekmişti. 2011 yılında “Öpsem En Güzel Yerlerinden” adlı tekliyle
dinleyici karşısına çıkan Yankı Alper’in yeni teklisi “İmdat”, geçtiğimiz
günlerde Avrupa Müzik etiketiyle dijital platformlarda yayımlandı.
Söz ve müziği Yankı Alper tarafından yazılan bu şarkının
düzenlemesini Febyo Taşel yapmış. Alper’in önceki şarkılarındaki pop hava,
Taşel’in de etkisiyle bir parça daha pop-“rock” eksenine kaymış gibi gözüküyor.
Nitekim bu yeni şarkı önceden daha ziyade ‘90’lar Kenan Doğulu sularında yüzen
Yankı Alper şarkılarından çok günümüz Türk pop kalıplarına, biraz Halil Sezai,
biraz Gökhan Tepe tarzına yakın duruyor. Bu tarzın ve türün sevenlerini memnun
edecektir muhtemelen ama yeni bir öneri sunduğunu, özgün ve farklı olduğunu
söyleyebilmek pek mümkün değil. Şarkıyı ilk kez radyodan duysanız, kimin
söylediğini ayırt etmekte zorlanabilirsiniz mesela.
AYŞE
ÖZYILMAZEL – “NEFİS”
Olmayınca olmuyor işte. Belki de fazla zorlamamak lazım.
Ayşe Özyılmazel babasının arkadaşı kontenjanından Hıncal
Uluç torpili ile köşe yazarı yapıldığında “memlekette Bridget Jones eksiği
vardı; iyi oldu” zorlamasıyla ite kaka kabullenmiş olsak bile, aynı Ayşe
Özyılmazel’i “ne de olsa ülkenin gelmiş geçmiş en iyi erkek seslerinden
birinin, Neco’nun kızı” avuntusuyla şarkıcı olarak kabullenmekte zorlanıyoruz.
Kaldı ki ben 2009 çıkışlı ilk albümünü hiçbir şey değilse bile, eğlenceli
bulmuşlardan ve hatta “Enerji” gibi bazı şarkılarını da (pop kafasıyla tabii)
sevmişlerden biriyim. Ama hepsi bu…
Neresinden baksanız beş yıla yakın zaman geçti ama o günden
bugüne “şarkıcı” Ayşe Özyılmazel bir adım ileri gitmedi. Hâlâ bir şarkıcı gibi
değil, söylediği şarkıyla dalga geçen biri gibi şarkı söylüyor. Hal böyle
olunca da zaten çok geniş olduğu söylenemeyecek ses aralığının sınırları
dâhilinde söylediği en ciddi şarkı bile kulakta çocuksu bir heves duygusuyla
tınlıyor. Yirmili yaşlarında olsa belki hoş görülecek bu durum otuzlu
yaşlarının ortasında bir genç kadında (en azından bana) sempatik gelmiyor.
Şarkılarının ne duygusu, ne inandırıcılığı var. Üstelik tek savunulacak tarafı
olan eğlenceli olma hali bile ilk albümünden sonra uçup gitti. Geriye ne
kalıyor? Onu, dinleyen ve sevenlere sormak lâzım.
Ayşe Özyılmazel’in geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle
dijital platformlarda yayımlanan yeni teklisinin şarkısı “Nefis”, sözleri İsra
Gülümser’e ait bir Amr Mostafa uyarlaması. Böylesi uçucu, hafif bir şarkının en
azından akılda kalıcı olması beklenir ama o da değil maalesef. Bir kere
dinleyip bir köşeye kaldırılacak ve bir daha hatırlanmayacaklardan. Meraklısına
mani olmam; o ayrı.
LEYLA –
“SAKLADIM”
Şarkıcı dediğin, bir tek şarkısını bile dinlediğinizde bile
kulağınızı dolduran, doyuran oluyor. İşte Leyla öyle bir ses, öyle bir şarkıcı…
Asıl mesleği diş hekimliği ama gönlü hep müzikten yana olmuş. Uzun yıllar
Amerika’da yaşamış, Ahmet Ertegün, Arif Mardin gibi isimlerin önünde şarkı
söylemiş, Yunanistan’da Keti Garbi ile aynı sahneyi paylaşmış bir şarkıcı Leyla
Sürücüoğlu. Basın bülteninde sadece şarkıcılığının değil “show-girl”lüğünün de
altı çiziliyor. Henüz o kadarına şahit olmadık zira ilk teklisi yayımlanalı pek
uzun süre geçmedi.
Leyla’nın söz ve müziği kendisine ait “Sakladım” adlı
şarkısının yer aldığı bu tekli, geçtiğimiz günlerde Fono Müzik etiketiyle
dijital platformlarda satışa sunuldu. Şarkıyı dinlemeden biyografisini
okuduğunuzda Amerikan telaffuzuyla Türkçe şarkı söyleyen (muhtemelen R&B
sularında gezinen) bir şarkıcı profili canlanıyor gözünüzde ama durum aslında
tam tersi. Bizim buralarda dinlediğimiz bir çok şarkıcıdan çok daha iyi bir
diksiyon ve artikülasyonla şarkı söylüyor Leyla. Güçlü olduğu her halinden
belli sesinin sınırlarını göstermek telaşına düşmeden gayet kontrollü ve hem
tekniği hem de duygusu kararında bir üslupla söylüyor üstelik. “Sakladım” ise
inceden arabesk motifler de içeren mütevazı ama etkili bir pop şarkısı.
Leyla gibi çok sık rastlanılan bir ismi soyadı bir soyadı
olmaksızın kullanmak, merak ettiği şarkıcı hakkında bilgi edinmek için
interneti karıştıranlara hiç mi hiç kolaylık sağlamıyor. Zaten basın bülteni ve
kısa bir röportaj dışında hakkında fazladan bir bilgiye ulaşmak da mümkün
olmadı. “No name” bir şarkıcı için bu ciddi bir handikap. Ben en azından
albümünü merakla bekleyeceğim bu şarkıcının internet ortamında birkaç canlı
performans videosunu izlemek isterdim. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim.
BARBAROS –
“BORCUN VAR”
Barbaros’un 2012 çıkışlı ikinci albümü “Hayırdır”, ilk
albümü kadar dikkat çekmedi ama “Borcun Var”, o albümün gizli hazinelerinden
biri olarak bir köşede duruyordu. Aradan iki yıl geçmiş olmasına karşın, şarkı
yeni bir düzenlemeyle dijital tekli olarak tekrar dinleyiciye sunuldu.
Sözleri Zeynep Talu, bestesi Burak Erkul imzası taşıyan bu
şarkının Mustafa Ceceli tarafından düzenlenen yeni versiyonu Sony Müzik
etiketiyle dijital platformlara servis edildi.
“Büyük şarkı”lar vardır; çok sık çıkmazlar karşımıza.
Çıktıklarında da genellikle öyle geniş kitlelere mal olmaz, dilden dile
dolaşmaz ama müzik tarihinin parlak sayfalarına yazılırlar. “Borcun Var” öylesi
bir büyük şarkı işte. Şarkının bestesindeki senfonik yapı yeni düzenleme ile
daha fazla hissedilir olmuş. Sözler zaten ihtişamlı. Tam da Barbaros gibi
kusursuz bir şarkıcının söylemesi gerektiği türden bir şarkı velhasıl… O da zaten
üzerine düşeni fazlasıyla yapmış. Varsın her dakika, her yerde çalınmasın,
varsın dillere marş olmasın (ki bu işler hiç belli olmuyor; belki de çalınır ve
olur.)
YAVUZ HAKAN TOK, HAYAT MÜZİK, NİSAN 2014, İSTANBUL
0 yorum Yeni Yorum Yap