MURAT UYAR FEAT.
ZEYNEP DİZDAR – “MASKE”
Yıllardır birçok popüler şarkıya yaptığı “remix”lerle olduğu kadar, hem yurt içi hem de yurt dışında sergilediği “dj” performanslarıyla da kulvarında hatırı sayılır bir isim edinen Murat Uyar’ın kendi adını taşıyan ilk teklisi geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı. Söz ve müziği Emre Kaya’ya ait “Maske“ adlı şarkının üç farklı versiyonla yer aldığı teklide Murat Uyar’a Zeynep Dizdar eşlik ediyor.
Son dönemde dünyada da giderek yaygınlaşan “dj”
aranjelerinin ve elektronik dans müziğinin belirli klişeleri var. “BPM”inden
tutun da, kullanılan “sample”lara (genellikle paket olarak satılan hazır
elekronik sesler ya da herhangi bir şarkının birkaç mezurundan alıntılanarak
oluşturulmuş tekrarlar)kadar dünya üzerinde hemen hemen tüm “dj”lerin ortak bir
dili var. Onların tarzlarını birbirinden ayıran ise genellikle “dj” setlerinin
başındaki maharetleri, şarkıları sıralamada, birbirinden içinden geçirmekte ve
tempoyu düşürmemekte gösterdikleri başarıları oluyor. İş bu performansları
kayıt altına almaya gelince ise her zaman sahnedeki etkiyi yaratmak mümkün
olmayabiliyor. Çünkü albüm her şeyden önce dinlenilmek için alınıyor ve sizi
bir gece kulübünde dans ettiren bir müziği kulaklığı takıp dinlediğinizde
tekdüze ve hatta sıkıcı bulabiliyorsunuz.
Neyse ki Murat Uyar bugüne dek yaptığı işlerde bu çok önemli
dengeyi göz ardı etmemiş bir “dj”. Düzenlemelerinde genellikle şarkıyı ön
planda tutuyor ve böylece ortaya dans edilebildiği kadar dinlenilebilen de
işler çıkıyor. Nitekim “Maske”de de aynen bu formülü kullanmış ve neresinden
baksanız orta halli bir pop şarkısını böylece ayağa kaldırmış.
Çok iyi bir sese ve çok şahane bir ilk albüme karşın kendini
her nedense başka bir yerde konumlandırmaya azmetmiş Zeynep Dizdar cephesinde
ise değişen bir şey yok. Hâlâ ultra mini etekleri, sapsarı saçlarıyla “seksi
kadın” olma gayreti gösteren Dizdar, sadece sesine ve şarkıcılığına oynasa, ilk
albümündeki gibi kalbe dokunan şarkılar söylese, çok başka bir yoldan, çok daha
kalıcı bir kariyer edinebilir(di) oysa. “Maske”yi de kusursuz söylüyor
söylemesine ama ne çare bu tarz şarkılar onun üzerinde eğreti duruyor.
Teklide şarkının orijinal versiyonu ve “club remix”inin yanı sıra, bir de Orhan Akı tarafından yapılmış “Dance Version”unu dinleyebilmek mümkün. Her bir versiyonu ile kulüplerde, radyolarda çalınabilecek, bu tür şarkılardan hâlâ sıkılmayanları da rahatlıkla memnun edebilecek “Maske”, Uyar’ın peşi sıra gelecek albümünü merakla beklemek için pekala bir sebep olabilir.
Bengü’nün Serdar Ortaç-Sinan Akçıl çizgisinde yürüyen
kariyerinde artık bir değişikliğe gerek olduğunu daha önce yazmıştım. Zeki
Güner’le çalışmaya başladığını duyduğum zaman ise bunun ona iyi geleceğini
aşağı yukarı tahmin ediyordum. Nitekim öyle de oldu. 2012’nin son günlerinde
DMC etiketiyle piyasaya çıkan “Anlatacaklarım Var” adlı yeni teklisiyle Bengü,
popüler müziğin ana akımı içerisinde dikkat çekici bir işe imza atıyor.
Teklide söz ve müziği Zeki Güner imzası taşıyan iki şarkı ve
bu iki şarkının beş farklı versiyonu var. İlk klip şarkısı olarak seçilen
“Haberin Olsun”, daha önce Zeki Güner’in kendi sesinden tekli olarak
yayımlanmıştı. Şunu söylemeliyim ki Güner’in sevdiği ve yapmak istediği bir iş
olmasını bir kenara koyarsak, şarkıcı olarak bir kariyer edinme çabasına
aslında hiç gerek yok. Çünkü o, bu zamanda doğru düzgün şarkı yazabilen sayılı
besteciden biri olarak zaten kıymetli bir müzisyen ve onun şarkılarına ses
verebilecek nice iyi ses var. Nitekim Bengü de bunlardan biri olmuş işte ve
“Haberin Olsun” Bengü’nün sesinde adeta yeniden doğmuş.
Teklide her iki şarkının da orijinal versiyonu Mustafa
Ceceli tarafından yapılmış. İlk klip de “Haberin Olsun”un orijinal versiyonuna
çekildi ki ancak bana sorarsanız teklinin sonunda yer alan akustik versiyon
şarkının ruhuna da, Bengü’nün sesine de daha çok yakışıyor. Burak Yeter ve Ufuk
Akyıldız tarafından yapılan “remix” versiyonlar ise bu şarkıyla ille de dans
etmek isteyenlerin seveceği türden.
İkinci şarkı “Yaralı” ise alaturka etkili, orta tempolu bir
“hit”. Denilebilir ki bu şarkı, hem radyolarda, hem de dijital platformlarda bu
yazının yazıldığı sırada henüz klibi servis edilmemiş olmasına rağmen “Haberin
Olsun”dan daha fazla yürüdü. Teklide bu şarkının da Burak Yeter ve Ufuk
Akyıldız imzalı iki “remix”i var ama yine şarkının ruhundan hareketle orijinal
versiyonun daha etkili olduğu söylenebilir. (Bu arada bu şarkıyı dinlerken
Tarkan’a ne kadar çok yakışabileceğini de düşündüm ister istemez. Bir de öyle
düşünerek dinleyin bakın, gerçekten şahane olurmuş.)
Zeki Güner ve Bengü’nün doğru bir kimya yakaladıklarını ve
bu işbirliğinin ikisinin kariyerine de olumlu etki edeceği gün gibi ortada. Bundan
sonrasını bekleyip, hep birlikte göreceğiz.
2011 yılının son günlerinde bir “best of” niteliğindeki “2000-2011” adlı albümünü yayımlayan Demir Demirkan, müzik kariyerine dizi ve film müzikleriyle devam ederken, 2013’ün ilk ayında iki şarkılık bir tekliyle karşımıza çıktı. DMC etiketiyle yayımlanan tekli, “Hatırla” adını taşıyor.
Pentagram günlerinden bu yana iyi bir “rock” müzisyeni
olarak hafızalara kazınan ve solo albümleriyle de bu çizgisini devam ettiren
Demirkan, klasik “rock” kalıpları üzerinden giderek pop dinleyicisine de sıcak
gelecek, melodik besteler yapıyor. Şarkılarına yer yer serptiği Türk
baharatları da dozunda tadıyla müziğini çeşnilendiriyor. Nitekim “Hatırla” da
aynı formüle sırtını yaslamış bir beste. Bir yanıyla eski stil; özellikle
nakarat bölümleri, ‘ver Coşkun Demir’e söylesin’ duygusu yarattı mesela bende.
Buna karşın bir taraftan da, sıkı gitar solosu, gümbür gümbür davul yürüyüşü ve
kulak dolduran baslarıyla iyi bir “rock” icrasının dün de bugün de değişmeyen gerekliliklerini
yerine getiriyor; yani klasik ama bir o kadar da modern.
Demir Demirkan genellikle kendi bestelerini seslendiren bir
müzisyen ama bu teklide bir değişiklik yapıp, söz ve müziği Ersel Serdarlı’ya
ait bir şarkıyı da seslendirmiş. Teklinin ikinci şarkısı “Gel Şuraya”,
özellikle sözleriyle dikkate çeken enteresan bir şarkı. Sertab Erener’in
“İstanbul” şarkısının, Ferhat Göçer’in “Aklım Sende Kalır”, “Seni Sevmeye
Aşığım” gibi romantik “hit”lerinin de yaratıcısı olan Ersel Serdarlı, çok yönlü
ve çok renkli bir şarkı yazarı olduğunu bu şarkıyla bir kez daha gösteriyor.
“Gel Şuraya”, “Hatırla”dan daha genç ve daha dinamik bir şarkı olarak teklideki
dengeyi de sağlıyor.
ÖMÜR GEDİK & AL
BANO – “NEDEN YOKSUN?”
‘80’li yıllarda tek
kanallı TRT televizyonu İtalyan’nın meşhur San Remo Müzik Festivalini de
yayınlardı ve biz de oturur, bayıla bayıla izlerdik. Hem başka bir televizyon
kanalı alternatifimiz olmadığı için böyleydi bu, hem de televizyonun ilk yayına
başladığından beri aksatmadan yayınladığı İtalya’dan Müzik kuşağı (özellikle de
Rafaella Carra’nın o muhteşem şovları) nedeniyle İtalyan müziğine duyduğumuz
sempati nedeniyleydi.
Al Bano &; Romina Power ikilisini de Sanremo Müzik
Festivali sayesinde keşfetmiş ve çok sevmiştik. Amerikan sinema oyuncusu Tyrone
Power’ın kızı olan güzeller güzeli Romina Power ve enine boyuna tipik bir
Akdenizli olan ve bu yüzden de bir parça Türkleri de andıran sempati yumağı Al
Bano, her ne kadar çok daha eskiden beri birlikte şarkı söylüyorlarsa da (ki
karı kocaydılar aynı zamanda), biz onları en çok 1982 yılı Sanremo Müzik
Festivalinde ikinci oldukları “Felicita” adlı şarkılarıyla sevmiştik. O sene
memlekette her yerde “Felicita” çalındı, söylendi. Denilebilir ki Toto Cutugno’nun
“L’italiano”sundan sonra ezbere aldığımız ikinci İtalyanca şarkı oydu
‘80’lerde.
1984’de yine Sanremo’da bu defa birinci oldular, aynı yıl Eurovision’da İtalya adına yarıştılar ve biz Türkiye adına yarışan Beş Yıl Önce On Yıl Sonra grubu kadar Al Bano ve Romina Power’ı da destekledik ekran başında. O kadar sevmiş, bizden saymıştık, düşünün artık.
Defalarca Türkiye’ye de gelip gittiler, konserler verdiler,
festivallere katıldılar. 1994 yılında Amerika’da esrarengiz bir şekilde
kaybolan kızları nedeniyle, 1999 yılında ise boşanmalarına dair haberlerle
gazete manşetlerine taşındılar; sonrasındaysa unuttuk gitti.
Bunca zaman sonra Al Bano’yu bu defa Ömür Gedik’le düet
yaparken dinlemek, yukarıda anlattıklarımı hatırlayanlar için hem şaşırtıcı bir
sürpriz, hem de büyük hayal kırıklığı. Al Bano ve Ömür Gedik ‘ikilisinin’ bu
düeti, Al Bano & ; Romina Power ikilisinin vakti zamanında büyük “hit” olmuş
“Liberta” adlı şarkısı ile yapılmış. DMC etiketiyle yayımlanan teklide şarkının
Türkçe ve İtalyanca olmak üzere iki versiyonu var.
Nefis bir melodi, artık neredeyse klasik sayılabilecek,
şarap misali, şahane bir şarkı. Biraz eski stil evet ama İtalyan müziğini
azıcık bilenlerin dinlemelere doyamadığı/doyamayacağı bir şarkı bu. Nazan
Öncel’in yazdığı Türkçe sözler de şarkıya cuk oturmuş. Buraya kadar bir itirazım
yok. Ama bu noktadan sonra insan ister istemez soruyor: Ömür Gedik kim, Al Bano
kim?.. Evet, Romina Power da hiçbir zaman muazzam bir solist olarak anılmadı
ama şarkıcılık kariyeri ve deneyimi Gedik’inkiyle kıyas kabul etmezdi her
şeyden önce. Mesele ikisini kıyaslamak da değil zaten; mesele Gedik’in Altın
Portakal ödül töreninde film şarkıları söylemek ve Ajda Pekkan’ın sahnesine
çıkıp onun taklidini yapmak gibi gereğinden fazla cesur hamlelerine bir yenisi
daha eklemesindeki anlamsız ısrar.
Okuyanlar bilir, Ömür Gedik’in ilk şarkı söyleme deneyimine çok da olumsuz yaklaşmamış, ama yine de ortaya atılan Haciko’ya gelir toplama iddiasına da pek itibar etmemiştim. Nitekim asıl maksadının şarkıcı olarak boy göstermek olduğu da her hamlesinde daha çok fark ediliyor. Olabilir, onu da yapsın; kim ne karışır?.. Ama bu kadar cüret de biraz abartılı değil mi artık? Koskoca Al Bano’nun (özellikle Türkçe şarkı söylemeye çalışırken) düşürüldüğü duruma mı yanalım (ki nicedir Türkçe şarkı söyleyen yabancıları o kadar da sempatik bulmuyoruz artık), Gedik’in isminin kapakta önce yazılması, fotoğrafının önde olmasına mı?.. Peki bu ya bu projenin amacı nedir?.. Niye yapılmıştır?.. Hedef kitle kimdir?.. Bu soruların cevaplarını bulabilen varsa, beri gelsin.
YAVUZ HAKAN TOK, ŞUBAT 2013, HAYAT MÜZİK, İSTANBUL
0 yorum Yeni Yorum Yap